0-72 AY SOSYAL VE DUYGUSAL GELİŞİM 

Sosyal Gelişim  

Sosyal gelişim, bireyin çevresindeki kişilerle sosyal ilişkiler kurması sonucu; içinde bulunduğu toplumun ve evrensel kültürün, ilke ve değerlerine uyum için gerekli olan davranış ve yaklaşımları kazanma sürecidir. 

Sosyalleşme, bireyin belli bir toplumun davranış kalıplarını kişiliğine mal ederek o topluma ait bir birey konumuna gelmesidir. 

Bir çocuğun gelişimini bir bütün olarak değerlendirdiğimiz de onun sosyal gelişimi de bu bütünün bir parçasıdır. Sosyal gelişim bir çocuğun birey olarak iyi yetişmesi ve toplumda kabul edilen biri olması bakımından da önemli bir konudur. 

Çocuğun sosyal gelişiminde birinci derecede aile bireylerinin önemli rolü vardır. Bir aile içinde yetişen çocuk aile kurallarını, toplumsal kuralları, toplumda dengeli bir Şekilde yaşamak için gerekli olanları, iletişimi, paylaşmayı, sorun çözmeyi vb. birçok şeyi öğrenir.  

Bir çocuğun sosyalleşmesinde diğer çocuklarla oluşturduğu oyun grubunun da etkisi vardır. Grup oyunları sadece birer oyundan ibaret değildir. Bu oyunlarda çocuklar; yardımlaşmayı, paylaşmayı, arkadaşının hakkına saygı göstermeyi, empati duymayı, sahiplik duygusunu, iletişim becerilerini öğrenir ve geliştirir. Dolayısıyla çocuk için bu tür oyun gruplarının oluşturulmasında ebeveynler aktif rol oynamalıdır.

ARAŞTIRMA

ÖĞRENME FAALİYETİ

ÖĞRENME KAZANIMI

Çocuğun sosyal gelişiminde çevrenin de önemli bir rolü vardır. Sonuçta herkes gibi çocuklar da bir çevre içinde doğar, büyür ve olgunlaşır. Dolayısıyla çocuğun sosyal gelişiminde çevre ile olan iletişimini sağlamak gerekir. Çocuğu gün içinde gezmeye çıkartmak, parka götürmek, diğer çocuklarla oynamasına izin vermek, diğer büyüklerle iletişim kurmasını sağlamak önemlidir.  

Sosyal gelişimde gruplaşma 

Çocuğu toplumdan soyutlayarak büyütmek onun sosyal gelişimini olumsuz yönde etkileyecektir. Çocuk ne kadar çok diğer insanlarla iletişim kurarsa o kadar çok deneyime sahip olacak ve hayata daha kolay hazırlanacaktır.  Bu da onun sosyal gelişimini olumlu etkileyecektir. 

Sosyal Gelişimle ilgili Kavramlar 

Benlik: Bireyin farkında olduğu yani algılayabildiği tarafı veya parçası olarak nitelendirilen benlik, aynı zamanda kişinin bilinçli bir şekilde kendi varoluşu olarak adlandırabildiklerinin de toplamıdır. Kişinin “ben” veya “benim” olarak ifade ettikleridir. Bireyin kendine ilişkin bilinçli algılarından oluşmaktadır. Bireyin kendine ilişkin algıları “Ben zekiyim.”, “Ben çekiciyim.” gibi kişisel; “İnsanlar, benim iyi biri olduğumu düşünüyor.” gibi sosyal ve “Çok başarılı olmak istiyorum.” gibi ideallere ilişkin olabilir. Benlik kavramımız, diğer insanlarla etkileşimde bulunduğumuzda bize ait olan ile bizim dışımızda kalanı ayırt eden bir alan gibidir. “Ben çok çalışkanım.”, “Ben iyi bir insanım.”, “Ben işimi seviyorum.”, “Ben gürültüden hoşlanmam.” dediğimizde kendimizi, içinde bulunduğumuz toplumun veya grubun içinde konumlandırmış oluruz. Benlik kavramı ile kendimizi bizim dıĢımızda kalanlardan ayırır, kendimize özel bir alan oluştururuz. Oluşturduğumuz alanı korumak, geliştirmek ve sosyal etkileşim içinde konumlandırmak için de çok büyük çaba gösteririz. Bu çaba “ben olma savaşı” biçiminde nitelendirilmektedir.

 5 

Benlik kavramı 

Olumlu benlik algısına kavuşmanın temelinde olumlu yaşantılar yatmaktadır. Bireyin düşüncelerinin önemsendiği, küçük yaştan itibaren birey olarak kabul gördüğü, fiziksel ve psikolojik şiddetin daha az yaşandığı bir ortamda büyüdüğü vb. olumlu yaşantılar bireyin benlik algısının olumlu olmasını sağlayacaktır. 

Hem olumlu hem gerçek benlik algısının gelişimini ve değişimini en çok etkileyenler, bireyin en fazla etkileşimde bulunduklarıdır. Okul çağına kadar aile ve yakın çevre, okul çağıyla birlikte aile ve yakın çevreye ek olarak öğretmenleri, okuldaki arkadaşları bireyin benlik algısını olumlu ve olumsuz şekilde en fazla etkileyenlerdir. Günümüzde bunlara medya özellikle de sosyal medya eklenebilir. 

Sosyalleşme: Kişinin kendi grubu ya da toplumunun değerlerini benimsemesi ve onlar gibi davranmasını öğrenmesi ya da “bireyi kişiye dönüştüren süreç” olarak tanımlanmıştır. Diğer bir tanımlamayla sosyalleşme; bireyin, içinde yaşadığı toplumun normlarını, değerlerini, kendisinden beklenen rolleri, tutumları ve davranış yapılarını, toplumsal etkileşim için gerekli becerileri; benlik ve kimlik duygusunu kazanma, içinde yaşadığı kültürü içselleştirme sürecidir. 

Hemen hemen bütün canlılar, kendileriyle aynı türden canlıların arasına doğarlar. Bunlar arasında kimileri doğduktan hemen sonra kendi başlarının çaresine bakabilirken bazıları herhangi bir destek veya yardım almadan varlıklarını sürdüremezler. 

İşte insan da bir canlı olarak yaşamının başlangıcından sonraki en az 5-6 yıllık dönemde herhangi bir destek ve yardım almadan hayatını sürdüremez. Sosyolojik kavram olarak toplumsallaşma; yaşamını devam ettirebilmek için yardıma ihtiyaç duyan insanın, içinde doğduğu topluma adapte olabilme sürecidir. 

Sosyalleştirme: Bireye özellikle çocuğa üyesi olduğu toplumun gelenek, görenek ve kültürel değerleriyle ölçülerini öğretme ve benimsetme işidir. Çocuk doğduğu zaman içinde yaşadığı toplumun gelenek ve göreneklerini bilmez. Bir çocuğun toplumsal kuralları ve ilkeleri öğrenmesi daha sonra benimsemesi sosyalleştirme ile gerçekleşir.

 

 6

Sosyal olgunluk: Bireyin anlayış, duygu-tutum, beceri gibi özellikler bakımından içinde yaşadığı toplumun beklentileri doğrultusunda gösterdiği olgunluktur. 

Çocuğun sosyal olgunluk düzeyine ulaşması, öncelikle anne babasıyla sağlıklı iletişim ve etkileşimi sonucu, toplumun kültürel değerlerini öğrenmesi ile gerçekleşir. 

0-72 Ay Çocuklarının Sosyalleşme Özellikleri 

Arkadaş edinme 

Arkadaşlık, çocuğun aile ortamından çıkıp kendi yaşıtları ile iletişim kurmaya başlamasıdır. Özelikle arkadaşlıkların başladığı 3-6 yaş dönemi çocuğun kendini ifade etmesi açısından büyük önem taşır. Oyun çağındaki çocukların arkadaş edinmesi çok doğal bir durumdur. Önemli olan çocuğun kaynaşabileceği ortamı bulabilmesidir. Bu doğallığı sağlayan ise oyun ortamının olmasıdır.  Arkadaş ilişkileri çocuğun sosyal ve duygusal gelişimi açısından kesinlikle evde karşılanamaz. Farklı kişilerle arkadaşlık kurabilmek ruhsal olgunluğu gerektirdiğinden hiç arkadaşı olmayan bir çocuğun duygusal problemler yaşayabileceğini düşünebiliriz. Özellikle içe dönük çocuklarda buna benzer durumlar sıklıkla görülmektedir.  

Arkadaş edinme 

Ailede yaşanan sıcak ilişkiler ve aile içindeki iletişim, çocuğun arkadaş çevresinden öğrenebileceği olumsuz davranışları engelleyecektir. Çocukların arkadaş ilişkilerinde yaşadığı problemleri ele alırken aile yapısını, aile içi iletişimi ve ilişkileri de incelemek gerekir. Anne baba; çocuğu yeni arkadaşlar edinmesi, yaşanacak problemlerin üstesinden gelebilmesi, kendisine uygun arkadaşı seçebilmesi için cesaretlendirmelidir. Anne baba ve çocuk arasındaki paylaşımlar, sohbetler de aile içi iletişimi güçlendirecektir. 

 

 7

Çocukların arkadaşlarına verdikleri önem, anne ve babaların düşündüklerinden çok daha büyüktür çünkü gruba kabul edilmeyen çocuk mutsuzdur. Arkadaşları tarafından aranılıp beğenilmek onun için derslerinde başarılı olmaktan çok daha önemlidir. Arkadaşlık çocuğa sorumluluk, işbirliği, kendine güven kazandırır. Çocuk başkalarına bakarak kendini tanır. Beğenip beğenmediği yönlerini daha iyi ortaya çıkarıp değerlendirebilir.  

Gruba katılma 

Her çocuk bir gruba katılma ihtiyacı duyar. Okul yıllarında oluşturulan akran grupları, oyun oynamak amacıyla bir araya gelen topluluktan öte birbirini etkileme ve ait olma duygusunun yaşandığı açık veya dolaylı nasıl davranılması gerektiğine ilişkin kuralları olan aynı zamanda ortak amaçlar doğrultusunda çalışma biçiminin belirlendiği gruplardır. Grup içindeki etkileşim çocuğun ailesinde görmediği sosyal davranışları öğrenmesini sağlar. 

Çocuk grup normlarına uymayı, gruptaki rolüne uygun davranışlarda bulunmayı öğrenir. Akran grupları, çocukların kendilerine olan güven duygularının gelişmesi için de önemlidir ayrıca gruptaki etkileşim, çocukta çekingenliği azaltır ve sosyal uyumu kolaylaştırır. 

Çocuk kavga ve tartışmaları 

Erken çocukluk dönemindeki çocuklar, karşılaştıkları hayal kırıklığının sonucunu kavgaya bağlarlar. Özellikle ilgi merkezi olma arzusu, duygularının başka yollarla doyurulamaması gibi durumlarda, kavgacı bir tutum sergileyerek bu duygularını doyurmaya çalışırlar. Oyun gruplarında sık sık kavga ederler ama kavganın sonundaki küskünlükleri uzun sürmez. Ailenin çocuk üzerindeki tutumu çocuğun diğer çocuklarla arkadaşlığının olumlu ya da olumsuz yönlere eğilim göstermesine neden olur. Sevgi dolu bir ailede büyüyen çocuklar çevrelerindeki insanlarla kavga etmeden iletişim kuracaklardır. şiddetin görüldüğü ailede yetişen çocuklar kavgacı bir kişilik geliştirir. Sevgi gören çocuk sevmeyi, şiddet gören çocuk kavgayı öğrenir.  

Çocuk kavga ve tartışmaları

 8

Arkadaşlar arasında popüler olan çocukların diğerleri ile yakın ilişkiler kurmada daha başarılı olmalarına rağmen yakın ilişkiler kuramayan çocuklar ise saldırgan ya da çekingen olabilir. Bazı araştırmalar, özellikle okul öncesi dönemde kendilerine kötü davranılmış olan çocukların, yaşıtlarınca dışlanma olasılığının yüksek olduğunu göstermektedir. Dışlanmanın ilk ortaya çıktığı okul öncesi dönemde bu çocuklara yardımcı olunması gerekir. Yetişkinler bu durumdaki çocuklara model olmalı ve onları yönlendirerek toplumsal beceriler kazanmalarına yardımcı olabilirler.  

Oyun 

Genel olarak oyun, “belli bir amaca yönelik olan veya olmayan, kurallı ya da kuralsız gerçekleştirilen, çocuğun isteyerek yer aldığı, tüm gelişim alanlarının temeli olan, gerçek hayatın parçası ve çocuk için en etkin öğrenme süreci‟‟ olarak ifade edilir. 

Oyunun çocuğun sosyal gelişimine katkısı büyüktür. Arkadaşlar arasında etkileşimi artırarak, değişik toplumsal rolleri deneme fırsatı verir. Oyun, çocuğun toplumsal yaşamını biçimlendirir.  

Çocuk oyunları 

Çocuklar oyun yoluyla arkadaşlık kurma, paylaşma, yardımlaşma, kurallara uyma, işbirliği, üretme gibi pek çok sosyal becerileri kazanır. 

İki yaşındaki çocuklar, genellikle izleyici ve paralel oyunda yer alırken 4-5 yaşta ortaklaşa ve işbirliği içinde yapılabilen oyun özellikleri görülür. 5-6 yaş çocukları ise oyuncakları paylaşmada, kuralları koymada, çatışmaları çözmede ve yardımlaşmada beceriklidir. 

İşbirliği 

İşbirliği, bir işi yapanların güçlerini birleştirmesidir. Çocukların işbirliğini başarabilmeleri için kendi istek ve ihtiyaçlarını anlamaları aynı zamanda bunları ifade etme yeteneğine sahip olmaları gerekmektedir. 

5-6 yaş çocukları, grup etkinliklerine katılırken adil olmaya önem verirler. 4 yaş çocukları projeler oluşturarak, (örneğin hep birlikte araba yıkama gibi) oyunlar oynarlar.

 9

Birbirlerinin oyuncaklarını kullanırken izin isterler, aynı zamanda oyuncakları birbirleriyle paylaşırlar. İşbirliği içinde oynamaktan zevk alırlar. 3 yaĢ çocukları ise ben merkezcidir. Paylaşmayı yeni yeni anlamaya başlarlar.  

İşbirliği 

3.5 yaşında beraber oynamayı, 4 yaşında problem çözmek için beyin fırtınası yapmayı öğrenirler. Beraberce çözüme ulaşırlar. İşbirliğini teşvik etmek için öğretmenin, çocukları beraber çalışmaya yönlendirmesi yararlıdır. 

Rekabet 

Rekabet olgusu arkadaşlık kavramı önem kazanınca ortaya çıkar. 4-6 yaş arasındaki çocuklar oyuncaklarını paylaşma konusunda isteksizdir. Eve gelen arkadaşlarına oyuncaklarını gösterip arkadaşının beğendiği oyuncağı tekrar onun elinden almak isteyen çocuklara sıklıkla rastlanır. 3 yaşından önce rekabet, çocuğun davranışlarını etkilemez. Ebeveyn tarafından sevgi gösterildikçe başarı için rekabet ve işbirliği duygusu gelişir. 

Rekabet, çocuklar arasında birbirini geçme biçiminde kendini gösterir. Özellikle çocukların bilgi ve yeteneklerini göstermek için verdikleri uğraştır. Rekabet başarıyı kamçılar ancak aşırı rekabet hırsı, çocuğun kişilik gelişimini bozar. 

Çocuklarda aşırı rekabeti önlemek için onlara kişisel yeteneklerinin üzerinde iĢ ve sorumluluk vermemek gerekir.   

Kız erkek çocuk ilişkileri 

Çocuk sosyal ilişkilere girmeye başladığında cinsiyet farkı onun için çok fazla belirgin değildir. Erkek ve kız çocuklar birlikte oynar, aynı oyunlardan zevk alırlar. Okul öncesi dönemde ise bazı ayırımlar ortaya çıkmaya bağlar. 3-4 yaşlarındaki erkek çocuklar, kız çocuklardan daha fazla kavga ederler. Erkeklerin erkeklerle; kızların kızlarla kavgaları, kız erkek kavgalarından daha fazla olur. 

ETKİNLİK  

Öğrencileri gruplara ayırarak 0-72 çocuklarının sosyalleşme özelliklerini anlatan bir drama çalışması planlayınız.